Ankara İSİG: İşçinin canının tahlil parası etmemesi “olağanlaştırılmış” iş cinayeti rejiminin özeti
İlk iş gününde beyin kanaması geçiren Serkan Temelci, parası olmadığı için çalıştığı özel hastanede tedavi göremedi; yaşatılabilecek bir işçi, sağlıkta özelleştirme kurbanı oldu.

Fotoğraf: Evrensel
Ankara — Özel hastane olan Güven’de vale olarak hizmet veren, işçi Serkan Temelci, beyin kanaması geçirdiği ilk iş gününde parası olmadığı için hizmet verdiği hastanede tahlillerini yaptıramadı. Daha sonra aynı gün içinde iki hastane daha dolaşan işçi Serkan Temelci için bugün Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi hastane önünde bir araya gelip açıklama yaptı. Açıklamada konuşan ISİG Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım, “Serkan Temelci’nin ölümü; ‘Yenidoğan çetelerini’ üreten sağlıkta özelleştirmenin ‘ölüm’ anlamına gelmesinin ifadesidir.Serkan Temelci’nin ölümü; bir işçinin canının bir tahlil parası kadar kıymeti olmadığı Türkiye’de ‘olağanlaştırılmış’ iş cinayeti rejiminin özetidir.” diye konuştu.
Geçen hafta yaşanan iş cinayetine dair bugün bir açıklama da Ankara ISİG Meclisi tarafından yapıldı. Güven Hastanesi önünde yapılan açıklamaya Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Ankara Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr. Buket Gülhan, SES Ankara Şube Eş Başkanı İbrahim Kara, Ayrancı Mahalle Muhtarı Süleyman Demircan ve mahalle sakinlerinin yanı sıra sağlık emekçileri katıldı.
Açıklamayı okuyan ISİG Ankara Temsilcisi Kansu Yıldırım, iş cinayetinde yaşamını yitiren Serkan Temelci’nin ölümünün Serkan Temelci’nin ölümün istemin çürümüşlüğünün, güvencesiz çalışmanın, parası olmayana yaşam hakkı tanınmadığının göstergesi olduğunu ifade ettiği konuşmasında şunları ifade etti.
“Özel Güven Hastanesi’ne hizmet veren Elit Vale’de çalışan 47 yaşındaki işçi Serkan Temelci 7 Nisan günü fenalaşarak yere düştü. Yakınlarından ve basından edindiğimiz bilgiye göre; ilk müdahalesinin yapıldığı Güven Hastanesi’nde iş kazası ve acil bir durum olmasına karşı ücret çıkarıldı. Kendisine “Burada tetkikler pahalı” denmesi üzerine “İşe yeni girdim, param yok” diyerek hastaneden çıkış yapmak zorunda kaldı. İmzası alınarak evine yollanan, ancak yeniden fenalaşan işçi Serkan Temelci, önce Mamak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı, oradan da ameliyata alınmak üzere Etlik Şehir Hastanesi’ne nakledildi. Ne yazık ki, geçirdiği beyin kanamasının ardından durumu ağırlaştı ve 8 Nisan günü hayatını kaybetti. Serkan Temelci, 5 yıl boyunca şeflik yaptığı Erkunt Traktör’de mobbinge maruz kalmış ve tazminatsız işten çıkarılmıştı. Güven Hastanesi’ne hizmet veren Elit Vale’de ise ilk iş günüydü. Serkan Temelci’nin ölümü; ‘Yenidoğan çetelerini’ üreten sağlıkta özelleştirmenin ‘ölüm’ anlamına gelmesinin ifadesidir.Serkan Temelci’nin ölümü; bir işçinin canının bir tahlil parası kadar kıymeti olmadığı Türkiye’de ‘olağanlaştırılmış’ iş cinayeti rejiminin özetidir.”
"Bu sistemde iktidar ve patronlar dışında kimse güvende değil!"
ISİG verilerine göre AKP’li yıllarda en az 33 bin iş cinayetinin gerçekleştiğini ifade eden Yıldırım, “İş cinayetlerinin bu denli yaygınlaşmasının en önemli nedeni uygulanan politik-ekonomik modeldir. AKP’nin büyüme modeli, Türkiye’yi, güvencesiz ve esnek çalışmanın normalleştirildiği, işçi hayatının değersizleştirildiği, ücretlerin sefalete endekslendiği, çocukların her gün işyerlerinde öldüğü bir emek cehennemine dönüştürdü. Bu modelde patronlara, pazar paylarını ve kârlarını artırmaları için emek maliyetlerini azaltma yolları sunuldu. TÜİK’in istatistiklerine göre şirketlerin harcamalarında 2016’da yüzde 15'i bulan çalışan maliyetleri payı, bugün yüzde 10'ların altına inmiş durumda. İşçilerin sağlık ve sosyal güvenlik haklarından çaldıkları paylar şirketlere daha fazla kâr olarak dönüyor.Bu sistemde iktidar sahipleri ve patronlar dışında kimse güvende değildir!” diye konuştu.
Türkiye’deki sistem modelinin nüfusun tüm katmanlarının işgücü piyasasına en güvencesiz şekilde dâhil edilmesine dayandığını; göçmen emeğini de katılırsa, saati yaklaşık 2 ila 5 dolara denk gelen ucuz emek cehenneminin patronların cenneti olduğunu ifade eden Yıldırım, “Bu modeli daha da ölümcül hale getiren, sağlık hizmetlerini özel sektörün kontrolüne ve inisiyatifine terk eden neoliberal politikalardır. Güven Hastanesi’nin de parçası olduğu özel sağlık sektörü Türkiye sağlık sisteminin üçte birini kontrol eder durumdadır. Bir ülke düşünün, her yıl ortalama 1800 işçi çalışırken ölüyor... Her gün ortalama 5 kadın, erkek, yaşlı, çocuk çalışırken ölüyor... İş cinayeti davalarında verilen cezalar ya göstermelik oluyor yahut cezasızlıkla sonuçlanıyor. ‘İş cinayeti’ rejimi diyebileceğimiz bu durumu sona erdirecek tek güç, işçilerin işyerlerinde ve toplumsal alanda örgütlülüğüdür. Üretimden gelen gücünü kullanmasıdır. Sağlık hizmetleri dahil tüm temel hizmetlerin kamu tarafından eşit-ücretsiz-nitelikli-erişilebilir şekilde sunulmasıdır” diyerek çalışırken ölmek istemediklerini;ulaşılabilir eşit sağlık sistemi istediklerini söyledi.
ATO: Sağlığın paralı olması işçi sağlığı ve halk sağlığı sorunudur
Ankara Tabip Odası İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr. Buket Gülhan ise, yaşanan iş cinayetinde ortaya çıkan soruları ve sorunları konuşmak için burada olduklarını ifade ederek, “Serkan Temelci ilk günde olsa, çalışırken geçirdiği iş cinayetidir. Çünkü önlenebilirdi ve Serkan Temelci bugün çalışmaya devam edebilirdi.” dedi. İş kazasının adli bir olay olduğunu hatırlatan Dr. Gülhan, “Adli raporun düzenlenmesi gerekmektedir. İş kazası geçiren çalışandan ücret istenerek tetkiklerinin istenmesi kabul edilemez. AKP iktidarı tarafından sağlıkta dönüşüm olarak hayata geçrilen, hastanın müşteri olarak algılanması sağladığı bu program buna sebep olmuştur. İşçi sağlığı açısındn baktığımızda Serkan Temelci’nin işe giriş muayenesi yapılmış mıdır? Bu muayene sırasında işçinin ek hastalıklarının olup olmadığına bakılmış mıdır? Sağlık kısıtı var mıdır? Bu işverene bildirilmiş midir?İş kazası sonrası işveren ya da işveren temsilcisi Serkan’ın yanında neden olmamıştır? İş kazası geçiren Serkan Temelci’den tetkikler için para isteyen Güven Hastanesi’nin yaptığı , sağlıkta kar hırsının bir göstergesidir. Sağlık hizmetlerinin paralı olması, Serkan arkadaşımızın örneğinde de görüldüğü gibi bir işçi sağlığı sorunudur. Ama aynı zamanda bir halk sağlığı sorunudur. Bunu iki gün önce Kocaeli’de İrem Aslan adlı kızımızı Menenjit nedeniyle kaybettik. Eğer, ulusal aşı takviminde bu aşı olsaydı, İrem o aşıdan yapılmış olacaktı ve sağlığını kaybetmeyecekti. İşte bu yüzden paralı sağlığa ulaşmak bir halk sağlığı sorundur.” diyerek herkerse kamusal, nitelikli ve erişilebilir bir işçi sağlığı ve halk sağlığının mümkün olduğunu ifade etti.
Milletvekili Bayhan: Bakanın vereceği cevabı işçiye gösterdikleri tutumdan biliyoruz!
Açıklamada konuşan Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Türkiye’de ne yazık ki sadece işçilerin emek gücü değil, yaşamları da sudan ucuz. Bu gerçeğin bir örneğiyle daha karşı karşıyayız. Ve ne yazık ki; bu acı gerçeği değiştirmesi gereken, o koltuklarında oturanlar başta Sağlık Bakanı olmak üzere, günlerdir konuya ilişkin tek bir açıklama yapmadılar. Kendisine bir soru önergesiyle de bu yaşanan iş cinayetinin , sağlık cinayetinin nedenlerini sordum.Bu konuda bir şey yapmayı düşünüp düşünmedikleri, bir adım atıp, atmayayı düşünüp düşünmediklerini sorduk. Hatta kendisine sorumluluklarını hatırlayatarak sorduk!Ama ne yazık ki, bir yanıt verip vermeyeceğinden de emin değilim. Bir yanıt verecekse de verdiği yanıtın satır aralarını okur gibiyim! Tenezzül edip bir yanıt verirse büyük olasıklıla, vereceği yanıtta biz Serkan’ın suçlu olduğunu okuyacağız.Her şeyin yapıldığını, sağlık sistemimizde ufak tefek hatalar olduğunu ama her şeyin çok yolunda gittiğini; bu işin ya yaradandan kaynaklandığını ya da bu işin doğrudan kurbanı olmuş kişinin kendi eksikliğinden kaynaklandığını duyacağız. Çünkü bu ülkeyi yönetenlerin işçi ve emekçilerin alınteri ve yaşamı karşısındaki pozisyonu bu! Sadece burada değil, tüm iş cinayeti ve işçi sağlığı sorunlarında durum bu. Onun için bu düzni tersine çevirmek zorundayız. Bu düzeni tersine çevirmek için daha güçlü örgütlenip karşı çıkmak ve örgütlenmeki karşı çıkmak zorundayız” diye konuştu.
Ayrancı Muhtarı: Serkan'ın katili rant düzenidir
Ayrancı Mahalle Muhtarı Süleyman Demircan da söz alarak, Ayrancı’da huzurlu bir şekilde yaşamak istediklerini söyledi. “Burada her gün bir kavga, her gün bir gürültü var! Serkan’ın katili rant düzeni, sermaye düzenidir. Serkan’ın nezdinde bu suçları işleyen kurumları lanetliyorum. Yaşasın Serkan için direnenler.” dedi. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et